Bir sonraki eğitim-öğretim yılında oğlum birinci sınıfa başlayacak ve gündemimizde okul seçimi yer alıyor. Burada çok önemli 2 konu var.
İlk en önemli soru Devlet okulu mu, özel okul mu? Yanıtı ister özel okul, ister devlet okulu olsun; dikkat edilecek ortak özellikler şöyle:
Okul öğretmen seçerken nelere dikkat ediyor? Yeni mezun mu? Mesleki olgunluğa erişmiş eğitimcileri mi alıyor? Öğretmenler düzenli ve sürekli olarak hizmet içi eğitim alıyorlar mı? Ayrıca öğretmenlerin uzun yıllar aynı okulda görev alması çok önemli. İlkokul döneminde her yıl öğretmen değiştirmeleri sağlıksız olacağı gibi kurumun kalitesini gözden geçirmek için önemli bir kriter olacaktır.
Araştırmalara baktığımızda öğretmen kalitesi çocuğun okul başarısını %50’den fazla etkiliyor. Eğer motivasyonu yüksek bir eğitimci kadrosu söz konusuysa bu oran %80’lerin üzerine çıkabiliyor. Bu açıdan ilk sırada incelenmesi gereken şey teknoloji vb yan unsurlar değil, eğitimci profili.
Ders işleme teknikleri nasıl? Kara tahtanın yerini projeksiyonlar daha sonra akıllı tahtalar, şimdi ise tabletler aldı. Teknolojik imkanların yanı sıra ders işleme teknikleri nasıl? Drama, oyun, yaparak yaşayarak öğrenme, gözlem ve deney gibi yöntemler kullanılıyor mu? Bilgi ezberletiliyor mu? Yoksa öğrenmenin kalıcılığı mı sağlanıyor? Kalıcı öğrenmenin temeli ise yaparak yaşayarak öğrenme. Bu durumda çok ödev veren öğretmen ve okul değil, oyunla, deneyle ve sunumla konuyu işleyen öğretmen/okul arayacağız arkadaşlar. Özellikle ilkokulda.
Tablet teknolojisi ve teknolojik laboratuarların kullanılması biz yetişkinlerin gözüne çok hoş gelebilir. Oysa teknolojik eğitim araçlarının okul motivasyonuna ve akademik başarıya olan etkisi incelenecek diğer 200 etmen arasında sadece %1’lik bir paya sahip dersem inanmayabilirsiniz. Ama öyle. Araştırmalara bakacak olursak teknolojik imkanların öğrenmenin kalıcılığı konusunda %1’lik okul motivasyonu konusunda en fazla ama en fala %15’lik bir etkiye sahip olduklarını görüyoruz. Bu demek oluyor ki; okul seçimi yaparken size gösterilen ultra modern cihazlar eğitimin çok kaliteli olacağı anlamını taşımıyor.
Yabancı dil öğretmekte güçlük çeken ve bir türlü yabancı dil öğrenememiş bir toplumuz. Bu konuda çeşitli adımlar atılıyor. Burada yine gözden geçirilmesi gereken şey çocuğun yabancı dili yaparak-yaşayarak mı öğreneceği? Yoksa tahtaya yazılmış bir takım gramer kalıplarıyla mı öğreneceği? Özel okullar dil eğitimi konusunda farklı görüşe ve tekniğe sahip oluyorlar. Devlet okullarında ise durum ortada. Ayrıca 2. hatta 3. yabancı dil imkanı sunması artık dünya çapında bir gereklilik oldu.
Okulun olimpik-yarı olimpik havuzunun, spor salonun olması veya olmaması bir tercih sebebi olabilir. Ancak ders aralarında vakit geçirebileceği okul bahçesinin durumu çok önemli. Yönetmeliğe göre 100 öğrenciye kadar en az 250 m2, 101’den 500 öğrenciye kadar öğrenci başına 2 m², 501’den 1000 öğrenciye kadar öğrenci başına 1,5 m² düşmesi gerekiyor. Bahçesi küçük ve verimli kullanılamıyorsa çocuk için çok önemli bir konu es geçilmiş olabilir. Ayrıca tuvalet hijyeni, iç hava kalitesi, güneş görmesi ve ses yalıtımı okul seçimi için çok önemlidir. Geçtiğimiz günlerde yeni açılan özel okullardan birisinde misafirdim. Her şey çok hoş görünüyordu. Ancak tek bir şey unutulmuştu: toplantı salonunda havalandırma düzeni yoktu. Hatırı sayılır bir kalabalık nefes almakta dahi güçlük çekti. Bu durumda okul hakkında olumlu görüş bildirmek son derece yersiz olur diye düşünüyorum.
Net akademik bir bilgi paylaşayım öncelikle: sosyal ve sportif faaliyetler akademik başarıyı destekler. Okul öğrencilerini bir sanat veya spor branşına yönlendiriyorsa ne kadar güzel. Hatta olması gereken bu. Bu konuda devlet okullarının da bakış açısı gün geçtikçe pozitif bir görünüm arz ediyor. Yapılan çalışmalara bakıldığında devlet okullarına giden öğrenciler sanat ve spora daha yoğun bir şekilde yönlendiriliyor. Çocukların sağlıklı gelişimi için harika bir avantajı sürekli ders çalışma ve test çözmeyle köreltmemek gerektiğini düşünüyorum.
Okul yemekhanesinde hazırlanan veya okul dışında hazırlanarak öğrencilere servis edilen yemeklerin muhteviyatına iyi bakmak gerek. Ayrıca kantinin hangi ürünleri sattığı çok önemli. Burada ürünlerimiz organik deniyorsa, organik sertifikası var mı? Yanıtı bilinmesi gereken sorulardan. Kantinde hijyene dikkat ediliyor mu? Satılan paketli gıdalar sağlıklı mı? Ne tür markalar satılıyor? Mutlaka göz atılması gereken bir konu.
Ebeveynlerde hakim bir anlayış vardır; çok ödev veren öğretmenin akademik olarak başarılı olduğu düşünülür. Buna bir eğitimci olarak katılmıyorum. Özellikle ilkokul 1. Sınıfta ödev vermenin basit egzersizlerden öteye geçmemesi gerektiğini düşünüyor, birlikte çalıştığım eğitimcilere bu yönde tavsiyede bulunuyorum. 2. Sınıfla birlikte ödevin öğrencinin okul hayatına girebilir belki. Bana kalırsa gerek yok ama 1 sayfayı geçmeyecek ödevlerle akademik devamlılık sağlanabilir. Ebeveynlerin baskısıyla çok ödev veren öğretmenin çocukta istenmeyen kaygı ve panik yaratacağını düşünüyorum ayrıca. Bu nedenle yazının başında dediğim gibi; yaparak yaşayarak öğrenmeyi sağlayan okul/öğretmen çok fazla ödev vermez. Çünkü buna gerek kalmaz.
Yeni değişikliklere göre yönetmelikte: “gelişim yönünden ilkokula hazır olduğu anlaşılan 60-66 ay arası çocuklardan, velisinin yazılı isteği bulunanlar da ilkokul birinci sınıfa kaydedilir.” diyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli yer çocuğun ilkokula hazır olup olmadığı. Bunu her anne-baba sağlıklı olarak değerlendiremeye bilir. Bu nedenle okula hazırlık testleri yaptırarak uygun olup olmadığına dair nesnel bir karar alınarak başlatılması veya başlatılmaması çok önemli.
Kendisinden büyük çocuklarla aynı sınıfta aynı zihinsel performansı yakalamaları zorlaşıyor. Pek çoğu daha sıraya oturma ve fiziksel mekana alışmada güçlük çekiyorlar. İlerleyen yıllarda ise parlak zekalı değilse, okul motivasyonları düşük bir şekilde öğrenim hayatlarına devam ediyorlar. Bu nedenle 72 aydan önce okula başlama konusunda uzman görüşü almadan adım atılmamasını tavsiye ederim.
Devlet okulundaki eğitim mi kaliteli, yoksa özel okullardaki ki eğitim mi? Bu çok tartışılan bir konu ama bana kalırsa çocuk , iyi bir öğretmenle çok şey başarabilir. Kendi çocuğum için de aynı fikre sahibim. Hangi okula giderse gitsin öğretmeniyle sevgi dolu iletişim kurması eğitimin en önemli temeli. Başa döndük, iyi öğretmen çok şey demektir.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.